Skip to main content
Image
Manşet Yatay Görseli
Share

Kayıpların Sorumluları Bizi Yönetenlerin Arasında

Kayıp yakınları 300. kez Galatasaray'da. İHD'den Türkdoğan hükümetin vakaları araştırmaktan neden kaçındığını anlattı. "Sonuç alana kadar ısrar edeceğiz" dedi.

İçerik Alınlık Resmi

Kayıp yakınları 300. kez Galatasaray'da. İHD'den Türkdoğan hükümetin vakaları araştırmaktan neden kaçındığını anlattı. "Sonuç alana kadar ısrar edeceğiz" dedi.

"Kayıp vakalarının önemli kısmı 1990'larda yaşandı. O dönem vali, emniyet müdürü olanlar hala yaşıyorlar ve sorumluluk mevkilerindeler."

İnsan Hakları Derneği (İHD) başkanı Öztürk Türkdoğan, hükümetin kayıp dosyalarının araştırılması ve sorumluların cezalandırılması için harekete geçmemesinin ardında bu gerçeğin yattığını söyledi.

Birleşmiş Milletler Kayıplar Sözleşmesi dün yürürlüğe girdi. Beşinci yılını dolduran sözleşmeyi Türkiye tüm çağrılara karşın imzalamadı. Uluslararası ve Türkiye'den hak savunucularının çağrıları hükümet tarafından kesin bir sessizlikle karşılanıyor.

"Sözleşme kabul edilirse devlet bu vakaların araştırılması için önemli sorumluluk üstlenecek. Aslında sözleşmeye de gerek yok, şu an faili meçhul diye anılan dosyalar aydınlatılsa dahi büyük kısmı cezalandırılacak. Bu insanların bir kısmı bugün parlamentoda ve bu durum büyük bir korku yaratıyor."

"Kaybetme politikası yok, ama yüzleşen de yok"

Türkdoğan'ın verdiği bilgiye göre 1980-2004 arasında İHD'ye bildirilen 940 kadar kayıp vakası var. 2004' ten bu yana sadece bir şüpheli vaka bildirildi.

"Şu an en azından kaybetme poltikası yok ama 2004 öncesinin araştırılması konusunda hükümet sorumluluk almaya hazır değil. Buna hazır oladuğu zaman sözleşme de imzalanacak diye düşünüyorum."

Türkiye gibi askeri darbelerden geçen ancak bugü geçmişle yüzleşme ve demokratikleşme adımları atan Latin Amerika ülkelerinin onayladığı sözleşme zorla kaybetmeye mutlak bir yasak getirmesinin yanı sıra, taraf devletlerin iç hukuklarında bu eylemi bir suç olarak tanımlamasını da şart koşuyor.

Ayrıca yaygın veya sistematik kaybetme eylemlerini de insanlığa karşı işlenen suçlar kapsamında sayıyor. Sözleşme, kaybedilenlerin ve ailelerin haklarını da garanti altına alıyor.

300. kez Galatasaray'da

Türkiye'de kayıp yakınlarının konuyu ilk kez kitlesel olarak gündeme getirmesi Cumartesi Anneleri eylemleriyle oldu. 27 Mayıs 1995'te Galatasaray Meydanı'nda bir araya geldiklerinde yaklaşık 30 kişiydiler.

Polis Cumartesi Anneleri'ne 1998 Ağustosu'ndan başlayarak her hafta copla biber gazıyla saldırdı. Gözaltılarla son bulan bu saldırıların sonucunda, Cumartesi Anneleri, 203. oturma girişimlerinde, 13 Mart 1999'da "ara verdiklerini" açıkladılar.

31 Ocak 2009'da "Cumartesi Anneleri/İnsanları" olarak kayıplar için Galatasaray oturmaları yeniden başladı. Eylemler artık İstanbul'la da sınırlı değil, Diyarbakır'ın da aralarında olduğu farklı illerde de her hafta kayıp yakınları ve hak savunucuları sokağa çıkıyor.

Yarın (cumartesi) 300. kez Galatasaray'da olacaklar.

Bir daha yaşanmasın diye...

Türkdoğan, "Sonuç alana kadar bu eylemler devam edecek" diyor.

"Kaybedilenler öldürüldüyse mezerları nerede, yaşıyorlarsa neredeler, bunu bilmek istiyoruz. Sorumluların yargı önüne çıkarılmasını istiyoruz."

"Güney Amerika ülkelerinde de çok önemli acılar yaşandı; bunlar bir daha yaşanmasın diye taraf oldular" diyen Türkdoğan ekliyor:

"Türkiye'nin de aynı acılar yaşanmasın diye sözleşmeye taraf olması gerekiyor."

Erhan Üstündağ

http://bianet.org/bianet/insan-haklari/126805-kayiplarin-sorumlulari-bizi-yonetenlerin-arasinda

Share
İlgili Eğitim