Skip to main content
Image
Manşet Yatay Görseli
Share

Bilirkişi, HES'e 'hayır' dedi

Kastamonu Cide'de yapılmak istenen HES projesine karşı bölge halkı tarafından açılan davada bilirkişi heyeti, raporunu tamamladı. Bilirkişi, Cide Loç vadisine yapılacak olan HES'in yerinin yanlış seçildiğini ve ekosistemi çok zararlı etkileyeceğini açıkladı.

İçerik Alınlık Resmi

Kastamonu Cide'de yapılmak istenen HES projesine karşı bölge halkı tarafından açılan davada bilirkişi heyeti, raporunu tamamladı. Bilirkişi, Cide Loç vadisine yapılacak olan HES'in yerinin yanlış seçildiğini ve ekosistemi çok zararlı etkileyeceğini açıkladı.

Loç vadisiyle ilgili süreç yaşanan bazı acı olayların da etkisiyle oldukça uzun sürdü. Kastamonu İdare Mahkemesi'nin atadığı ilk bilirkişi heyeti inceleme yapmak için bölgeye giderken, trafik kazası geçirdi. Kaza sonucu İstanbul  Üniversitesi Orman Fakültesi’nde görevli Prof. Dr. Ahmet Hızal ve Prof. Dr. Asuman Efe ile İGDAŞ eski genel müdürü Prof. Dr. Necdet Aral yaşamını yitirdi.

DAVA SÜRECİ UZADI
Mahkeme daha sonra yeni bir bilirkişi heyeti tayin etti. Ancak dava sürecinin uzamasını fırsat bilen Orya Enerji, hidroelektrik santralının inşaatına başladı. Ancak henüz dava süreci sürüyordu, Üstelik firmanın HES yapması için gerekli imar izni bile yoktu. HES yapılan arazi ise köy tüzel kişiliğine aitti.
Bölge halkı ile firma sık sık karşı karşıya geldi. Ancak konuyla ilgili bakanlardan, vali ve kaymakama kadar kimse, haklı oldukları halde halkın lehine harekete geçmedi.
Loçlular son çare olarak iki hafta önce şirketin İstanbul'daki merkezi önünde oturma eylemi yapmaya başladı.
Nihayet mahkemenin atadığı bilirkişi heyeti, bölge halkının lehine HES'çilerin ise aleyhine olan raporunu açıkladı. Raporda, “Cide HES projesinin  yeri kesinlikle uygun değildir. Proje sahasının milli park alanı tarafından çevrili olmasına ilave olarak milli parkla aynı havza içerisinde yer almasa  bile, projede yer seçiminin doğru olmadığını göstermektedir. Proje alanında yapılacak çalışmalardan kaynaklanan olumsuz etkilerin milli park alanını da etkileyeceği, havza ve milli parktaki ekosistem bütünlüğüne zarar vereceği kesindir”  denildi.

SÖZLEŞMELER DİKKATE ALINMADI

Projenin birtakım ekonomik yararları olacağının, buna karşın geri dönülemez zararların ortaya çıkmasının kaçınılmaz olduğu açıklanan raporda şu bilgilere yer verildi:
-“Türkiye’nin de taraf olduğu Bio Çeşitlilik, Avrupa Peyzaj ve Ramsar sözleşmelerinin dikkate alınmadığı tespit edilmiştir.”
-“Projenin ekonomik yararları mutlaka olacaktır.Ancak, projenin tamamlanması durumunda uzun dönemde milli parkı içinde barındıran bir havzada çevreye yapacağı olumsuz etkilerle karşılaştırıldığında çok da büyük bir önem arzetmemekte  ve önemsiz kalmaktadır.Çünkü projenin ekolojik bakımından çevre üzerinde yaratacağı olumsuz etkiler telafisi mümkün olmayan bozulmalar şeklinde ortaya çıkacaktır.Bu gibi önemli havzaların kamu yararı dikkate alınarak kullanılması asıl amaç olmalıdır”
 -“Tennant metoduna göre sucul yaşamın optimum seviyede sürekliliğinin sağlanması için dere yatağına bırakılacak su miktarı toplam akımın yüzde 30'a varan  veya daha fazla olması ileri sürülmektedir. Projede önerilen can suyu miktarı özellikle yaz aylarında dere yatağının genişlediği yerlerde metodun ön gördüğü yeterli su akış hızı ve derinliği oluşturmayacaktır”

TÜRLER YOK OLABİLİR

-“Devrakani Çayı havzası içerisinde bir milli parkın yer alması ve havza içerisinde yapılacak her türlü faaliyetinde bütüncül havza yaklaşımı anlayışına göre milli park üzerinde  de etkisi olacağı dikkate alındığında; taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler gereğince bu havzanın ekosistemin (vejetasyon ve yaban hayati birlikte) korunması, burada bozulmaya yol açacak her türlü faaliyetin engellenmesi gerekmektedir.”
-“Her ne kadar proje sahası milli park sahası olmasa da milli parkın koruma zonu kabul edilecek bir mesafe içerisinde yer almaktadır”
-“Proje sahasında bulunan bazı endemik türlerin başka yerlere transfer edilerek koruma altına alınacağı söylenmektedir. Bu durum doğru bir yaklaşım değildir ve transfer edilen bitkinin transfer edildiği ortama uyum sağlayıp gelişeceği garanti değildir. Böyle bir doğa yaklaşımı da bulunmamaktadır.”
Raporun ardından Loç Vadisi Koruma Platformu tarafından yapılan açıklamada, davada esas hakkında karar verilinceye kadar ivedilikle yürütmenin durdurulması yönünde karar verilmesi istendi.

http://www.birgun.net/lifes_index.php?news_code=1293367087&day=26&month=12&year=2010

Share
İlgili Eğitim