Skip to main content
Image
Manşet Yatay Görseli
Share

Karadenizliler “Tabiatı Bozuk” Yasaya Karşı Eylemdeydi

Karadeniz İsyandadır Platformu’ndan Bayrak “Tabiatı Koruma Kanunu” ile ilgili eylemde, kanun tasarısına getirilen istisnalarla tahribatın önünün açılacağının altını çizdi; Ocaklı “Türkiye’nin her yerinde tepki vermeliyiz” dedi.

İçerik Alınlık Resmi

Karadeniz İsyandadır Platformu’ndan Bayrak “Tabiatı Koruma Kanunu” ile ilgili eylemde, kanun tasarısına getirilen istisnalarla tahribatın önünün açılacağının altını çizdi; Ocaklı “Türkiye’nin her yerinde tepki vermeliyiz” dedi.

Karadeniz İsyandadır Platformu meclise sunulan Tabiatı ve Biyoçeşitliliği Koruma Kanunu tasarısıyla ilgili dün (5 Aralık) bir basın açıklaması düzenleyerek "toplumu dışlayan ve ismi ile ters" tasarıya karşı olduklarını açıkladı.

Dün (5 Aralık) Galatasaray Lisesi önündeki basın açıklamasında "Tabiatı Bozuk Yasaya Hayır" pankartı açıldı; platform adına konuşan Çiğdem Bayrak tasarı çalışmalarının 2003 yılında başladığını, fakat itirazlar üzerine rafa kaldırıldığını hatırlattı.

Bayrak "Tasarıyla korunması gereken alanlardaki yatırımlar hakkında bakanlık tek yetkili makan kılınmış, 49 yıla kadar kullanım hakkının devredilebilmesi öngörülmüş, izinlerin hangi koşul ve kıstaslarla verileceği dahi düzenlenmemiştir" diye konuştu.

"Doğanın isyanını dillendireceğiz"

Bayrak "En önemli kararlarda dahi sivil toplum ve yöre halklarının katılımı öngörülmemiştir. Hükümlere "üstün kamu yararı bulunması halinde tahrip unsurlarını en aza indirecek tedbirlerin alınması şartıyla Bakanlıkça izin verilebilir" gibi istisnalar getirilerek tahribatın önü açılmaktadır. Doğanın isyanını dillendirmeye devam edeceğiz" diye ekledi.

Eylemde "Karadeniz Kültür Sanat ve Çevre İnsanları" adına konuşan Tahsin Ocaklı ise "Yasa vadi ve derelerimizin yok edilmesi için planlanıyor; meclisten geçmemesi için Türkiye'nin her yerinde tepki vermeliyiz." dedi.

Borusan'a Aksu Tepkisi

Grup, Haydarpaşa Dayanışması'nın Kadıköy'de düzenlediği Haydarpaşa Yangını ile ilgili eyleme destek vermek üzere Galatasaray'dan tulum eşliğinde Karaköy'e yürüdü; "Kentsel, Kırsal, Dönüşüme Son", "Karadeniz Özgürdür" sloganları attı.

Bu sırada eylemciler İstiklal Caddesi üzerinde Borusan Müzik Evi ve Borusan Kültür Sanat binaları önünde durarak, Borusan Holding'in ortaklığını yürüttüğü Erzurum İspir Aksu Vadisi'ndeki HES inşaatına karşı tepki göstererek "Katil Borusan, Aksu'dan defol. Borusan'ın sanatı, öldürüyor yaşamı" sloganları attı.

Haber ile ilgili videoyu görüntülemek için tıklayın.

Emir Çelik

http://bianet.org/bianet/toplum/126417-karadenizliler-tabiati-bozuk-yasaya-karsi-eylemdeydi


 

Karadeniz Taksim’de isyandaydı

Tabiat ve Doğal Çeşitliliği Koruma Kanunu’na karşı bugün Taksim’de bir protesto ve basın açıklaması yapıldı.

Karadeniz isyandadir


Basın açıklamasını okuyan KİP aktivisti Çiğdem Bayrak “Şimdiye kadar doğayı tahrip eden, yaşamı yok eden tüm proje ve uygulamaların karşısında durulduğu gibi bu yasa tasarısının da ve bu yasa tasarısından sonra önü açılacak olan proje ve uygulamaların da karşısında durup yaşamı savunacaklarını ve doğanın isyanını dillendireceklerini” belirtti.

Karadeniz İsyandadır Platformu, Taksim basın açıklamasının ardından yürüyerek karaköye inip Kırsal ve Kentsel dönüşüme karşı sözlerini dile getirebilmek için Kadıköy’de Haydarpaşa İnsiyatifi tarafından düzenlenen eyleme katılım gösterdi.

Geçen hafta mechul bir yangın sonrası çatısı yanan Haydarpaşa’nın kentsel dönüşümle otel ve alışveriş merkezlerine dönüştürülesini protesto eden 60 tan fazla sivil toplum örgütünün desteklediği eylem, kadıköy iskelesinden başlayıp Haydarpaşa ya kadar uzun bir yürüyüş kortejinin oluşturulası ile gerçekleşti.

300′den fazla duyarlı insanın katıldığı kortej haydarpaşa garına alınmayıp limana yakın bir yerde durduruldu yoğun güvenlik önleminin alındığı eylem basın açıklamasının ardından “Karadeniz Uçağı sattırmaz haydarpaşa’yı”sloganlar eşliğinde dağıldı.

Tabiatı Koruma Kanunu tasarısı ile ilgili basın açıklaması aşağıdadır:

    Tabiatı Bozuk Yasaya Hayır

    Geçtiğimiz günlerde, üzerine inşa edilmek istenen Hidro Elektrik Santrallerin telafisi imkansız zararları dolayısıyla yöre halkının ve doğa ve yaşam savunucularının gündeminde olan Rize-İkizdere vadisinin Doğal Sit Alanı ilan edilmesinden kısa bir süre sonra Tabiatı ve Doğal Çeşitliliği Koruma Kanunu adıyla hazırlanan yasa tasarısı meclise sunuldu.

    Bilindiği gibi Tabiatı ve Doğal Çeşitliliği Koruma Yasa Tasarısı çalışmaları 2003 yılında başlatılmış, Sivil Toplum Kuruluşları ve ilgili meslek kuruluşlarının katılımıyla yürütülmüştü. Ancak sivil toplum kuruluşlarının taslak tasarıdaki yetersizlikler ve korumaya elverişsiz hükümler hakkındaki itirazları üzerine bu tasarı rafa kaldırılmıştı. Toplumu tamamen dışlayan bir şekilde hazırlanan bu yeni tasarı ismi ile tamamen ters amaçlara hizmet edecek niteliklerdedir.

    Doğayı ve biyolojik çeşitliliği ciddi anlamda tahrip eden enerji yatırımlarına yönelik yöre halklarının, çevre örgütleri ve yaşam savunucularının itirazlarının bu kadar gündemleştiği; açılan davalarda yürütmeyi durdurma ve iptal kararlarının alındığı bir dönemde yürürlüğe konmak istenen bu yasanın içeriği kaygıları kat be kat arttıracaktır. Bu tasarı Başbakanın, hükümet üyelerinin ve bürokratların projelere karşı çıkanları “vatan hainliği”yle suçlamaya varan açıklamaları ile birlikte okunduğunda ise tablo daha bir ürkütücü hale gelmektedir.

    Öyle görünmektedir ki bu tasarı, “enerji ihtiyacı” gerekçesiyle doğayı ve yaşamı yok eden projelerin önündeki tüm engelleri ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır. Bu amaç kendisini yasa tasarısı gerekçesinin daha 1. Maddesinde ele vermektedir. Gerekçenin birinci maddesi aynen şöyledir: “Tabiatın ve tabii kaynakların korunması ile ilgili mevcut düzenlemeler, gerçek ihtiyaçlara ve günümüz koşullarına uygun uygulamalara imkân sağlayamamaktadır.” Siyasi iktidarın doğayı değil enerjiyi, yaşamı değil karı gerçek ihtiyaç olarak gördüğü gün gibi ortada iken “günümüz koşullarına uygun uygulamalar” derken neyin kastedildiği de izahtan vareste kalmaktadır. Bu tasarıyı oluşturanlar ve olumlayanlar, doğanın korunmasına yönelik tedbirleri yatırımların önünde engel olarak görmekte ve bu engelleri bertaraf etmek gayesiyle hareket etmektedirler.

    • Tasarıyla korunması gereken alanlar üzerindeki neredeyse tüm yetkilerin Çevre Bakanlığına devredilmesi öngörülmüştür.

    • Bakanlığa ve kurullara neredeyse sınırsız takdir hakkı verilmiş, takdir hakkının ne şekilde kullanılacağına ilişkin hiçbir düzenleme yapılmamıştır.

    • Korunması gereken alanlarda yapılacak yatırımlar konusunda bakanlık tek yetkili makam kılınmış, bu alanlarda 49 yıla kadar kullanım hakkının özel ve tüzel kişilere kısacası şirketlere devredilmesi öngörülmüş, iznin hangi koşullarda ve hangi kıstaslarla verileceği dahi düzenlenmemiştir.

    • Yasa tasarısı bağlamında öngörülen koruma kurullarının oluşmasında sivil toplum örgütleri ve yöre halkı tamamen dışlanmış, kurullara memur ve bürokratlar doldurularak “başkanın adamları” kurulu haline getirilmiştir. En önemli kararlarda dahi sivil toplumun ve yöre halklarının katılımı öngörülmemiştir.

    • Doğaya ve biyolojik çeşitliliğe büyük zararların söz konusu olacağı kararlarda dahi ilgili kurumlardan “görüş alınacağı” düzenlenmiş, bu görüşlere bağlayıcı olma özelliği tanınmamıştır. “Gerektiğinde ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapılır” gibi ifadelerle Çevre bakanlığının doğa üzerindeki tiranlığı garanti altına alınmıştır.

    • Koruma ile ilgili hükümler “Bakanlıkça gerekli tedbirler alınır”, “gerekli düzenlemeler yapılır” gibi ifadelerle hep muğlâk bırakılmış, doğamız bakanlığın şimdiye kadar görmediğimiz insafına bırakılmıştır.

    • Tasarıda doğaya ve biyolojik çeşitliliğe zarar veren eylemler hakkında yalnızca para cezası öngörülmüş ve bu para cezaları bugün dereleri, vadileri, doğayı yok edici projeleri yürüten şirketler için “çerez parası” düzeyinde tutulmuştur.

    • En önemli alanlarda dahi korumaya ilişkin hükümlere “üstün kamu yararı bulunması halinde tahrip unsurlarını en aza indirecek tedbirlerin alınması şartıyla Bakanlıkça izin verilebilir” gibi istisnalar getirilerek tahribatın önü açılmaktadır.

    Yukarıda verdiğimiz birkaç örnekten de açıkça anlaşılmaktadır ki; bu yasa tasarısı doğayı korumayı değil onu yok edecek projelerin önünü açmayı amaçlamaktadır. Şimdiye kadar doğayı tahrip eden, yaşamı yok eden tüm proje ve uygulamaların karşısında durduğumuz gibi bu yasa tasarısının da ve bu yasa tasarısından sonra önü açılacak olan proje ve uygulamaların da karşısında durup yaşamı savunacağımızı ve doğanın isyanını dillendireceğimizi, mücadelemizi büyüterek yolumuza devam edeceğimizi tüm duyarlı kamuoyuna ilan ediyoruz.

Karadeniz İsyandadır Platformu

www.karadenizisyandadir.org


 

‘Tabiatı bozuk’ yasaya hayır

Çevre ve Orman Bakanlığı’nın meclise sunduğu ‘Tabiatı ve Doğal Çeşitliliği Koruma Kanunu’ adıyla hazırlanan yasa tasarısına tepki gösteren Karadeniz İsyandadır Platformu, Galatasaray Lisesi önünde bir araya gelerek burada basın açıklaması yaptı.
‘Tabiatı bozuk yasaya hayır!’ sloganıyla bir araya gelen platform üyeleri adına basın metnini okuyan Çiğdem Bayrak, “Toplumu tamamen dışlayan bir şekilde hazırlanan bu yeni tasarı ile tamamen ters amaçlara hizmet edecek niteliktedir. Bu tasarı, ‘enerji ihtiyacı’ gerekçesiyle doğayı ve yaşamı yok eden projelerin önündeki tüm engelleri ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır” dedi. Yasa tasarısının doğayı korumayı değil, onu yok edecek projelerin önünü açmayı amaçladığına dikkta çeken Bayrak, şimdiye kadar bu tür proje ve uygulamaların önünde durduklarını ve bundan sonrada karşılarında durup yaşamı savunacaklarını söyledi.

http://www.evrensel.net/haber.php?haber_id=79252

İlgili Dosyalar:

  1. Karadeniz isyandadir [JPG] [51.00K]
Share
İlgili Eğitim