Ana içeriğe atla
Image
Manşet Yatay Görseli
Share

“Çocuklar yalnızca çocukluklarını yaşamak istiyor”

Türkiye’de her yıl milyonu aşkın aile hasat zamanı yollara düşüyor. Her yıl binlerce ana baba, çoluk çocuk hayatlarını birkaç parça eşyaya sıkıştırarak kendilerine birkaç ay yuva belleyecekleri tarlalara, bahçelere göç ediyor.

İçerik Alınlık Resmi

Türkiye’de her yıl milyonu aşkın aile hasat zamanı yollara düşüyor. Her yıl binlerce ana baba, çoluk çocuk hayatlarını birkaç parça eşyaya sıkıştırarak kendilerine birkaç ay yuva belleyecekleri tarlalara, bahçelere göç ediyor.

Her yıl binlerce çocuk okul yerine mevsimlik tarım işçisi olan aileleriyle birlikte tarlaya gidiyor, pamuk topluyor, fındık ayıklıyor, hayvan bakıyor ve daha sayamadığımız türlü çeşit işe koşuluyor…

Çocuk işçiliğinin sektörlere göre dağılımına bakıldığında mevsimlik tarım döngüsünde çalışan çocuklar birinci sırayı alıyor. Tarım alanı, iş sağlığı ve güvenliği listesinde tehlikeli işler listesinde ilk üçte yer alırken mevsimlik gezici tarım işçiliği ise çocuk işçiliğinin en kötü biçimlerinden biri kabul ediliyor.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun en son 2012’de yayınladığı rapora göre Türkiye’de 6-18 yaş arasında çalışan  893 bin çocuğun yüzde 44’ü mevsimlik tarım işinde çalışıyor. Yani Türkiye’de her yıl yaklaşık 400 bin çocuk aileleriyle birlikte sağlıksız mekanlarda barınmaya çalışıyor, zor ve güvencesiz şartlarda çalışıyor, eğitim hakkına, oyun hakkına, sağlık hakkına erişemiyor.  

Foto: Hayata Destek Derneği Mevsimlik Gezici Tarım İşçiliği 2014 Araştırma Raporu’ndan

2012 yılından beri çocuk işçiliği alanında aktif saha çalışmasıyla birlikte “Bu İş Çocuk Oyuncağı Değil” sloganıyla kampanya yürüten Hayata Destek Derneği’nden Çocuk Koruma Uzmanı Berivan Çite  "Çalıştırılan çocukların en temelde Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre yaşama, büyüme ve gelişme haklarının ihlal edildiğini söylemek önemli” diye konuşurken, üretim sürecine dahil edilen çocukların eğitim, sağlık ve korunma haklarının da ihlal edildiğini hatırlatıyor.  

Hayata Destek Derneği Mevsimlik Gezici Tarım İşçiliği 2014 Araştırma Raporu’na göre; mevsimlik tarımda çalışan ailelerin %80’i çadırda yaşıyor, %56’sının elektriğe erişimi yok, %62’si içme suyunu çeşmeden temin ediyor ve hijyenik olmayan banyo ve tuvalet koşullarında yaşıyor.

Mevsimlik tarım işçiliğinde çalıştırılan çocukların ihlal edilen haklarının başında eğitim hakkı gelirken, veriler çalışan çocukların okul yerine tarlada olduğunu söylüyor. TÜİK’in 2012 tarihli çalışmasına dayanan bilgilere göre her yıl  yaklaşık 400 yüz bin çocuk hasat dönemi başlangıcından sonuna kadar eğitim dönemine katılamıyor.

Mevsimlik tarım döngüsüne katılan çocukların katılım hakkının da elinden alındığına dikkat çeken Çite, “Çalıştırılan çocukların çocuk olma halini yok saymak, söz haklarının da dolayı bir biçimde yok edilmesi demek” diye konuşuyor.

Hakları ihlal edilen ve  yetişkin muamelesi görerek iş döngüsündün tüm süreçlerine dahil edilen çocukların yoksullukla birlikte ekonomik istismarın da bir parçası olduğunu aktaran Berivan Çite,  yoksulluğa bağlı kültürel kodların ve toplumsal cinsiyet rollerinin çocukların erken yaşta çalıştırılmaya başlamasında etkili olduğunu söylüyor.  

 

Foto: Kerem Yücel/ Hayata Destek 

Ailelerin borç döngüsünde olmasının da mevsimlik işçilikte önemli bir sorun olduğunu belirten Çite, “Borç döngüsü aileleri gezici tarıma yönlendiriyor ve bulunan ilk çözüm borcu bir an önce bitirebilmek için mevsimlik tarımdan mümkün olan en fazla geliri kazanmaktan geçiyor. En fazla geliri kazanmak için ise ailedeki yetişkinlerle birlikte çocukların da çalışması ve yıl içinde şehir şehir gezmesi gerekiyor.  Çocuklar, bu borç döngüsünden çıkma çabasında dahil oldukları bu sistemde yetişkinlerle aynı iş yaparak ya da yaşam alanlarında temizlik, çocuk bakımı yemek gibi işlerin sorumluluğunu alarak çalışmak zorunda kalıyor. Çocuklar bu döngünün tam merkezinde çocuk işçiliği ile karşımıza çıkıyor, ekonomik istismarın bir parçası oluyorlar.” diye konuşuyor.

Çocukların bahçelerden uzak tutulmasını sağlayacak sürdürülebilir bir model oluşturma hedefiyle 2014’ten beri “Fındık Bahane” projesini yürüten Genç Hayat Vakfı’ndan Sezen Engiz de mevsimlik tarım döngüsünde çocukların beslenme, barınma ve güvenlik hakkının ihlal edildiğini vurguluyor.  

Foto: Genç Hayat Vakfı'nın her yaz düzenlediği Yaz Okulu'ndan 

Engiz;  çadır, müştemilat gibi alanlarda konaklayan; güvenlik, temiz su, sıcak yemek ve hijyen gibi temel ihtiyaçlardan yoksun kalan ve çocukluğu mevsimlik tarım işçiliği döngüsünde geçen çocukların ve gençlerin yaşam kalitesinin düştüğünün, bedensel, ruhsal, zihinsel ve davranışsal gelişimlerinin olumsuz yönde etkilendiğinin altını çiziyor.

Foto: Kerem Yücel/ Hayata Destek 

Peki, yoksulluktan, işsizlikten ve güvencesizlikten beslenen, en  temel insan haklarının ihlaline neden olan mevsimlik tarım işçisi çocuklar sürecin nasıl dışına çıkarılacak?

Genç Hayat Vakfı'ndan Engiz "Eğitim küçüğün, iş büyüğün" projesi kapsamında hazırladıkları politika önerileri kitapçığına atıfla işçiliğini önleme konusunda atılması gereken en önemli adımın 18 yaş altı çocukların çalışmasının açık ve net bir şekilde önlenmesi olduğunu söylüyor. Mevsimsel göçün en önemli sebeplerinden biri olan ekonomik sıkıntıların da giderilmesi için mevsimlik gezici tarım işçisi ailelerin yerellerinde istihdam alanları yaratmak için çalışmalar yapılması gerekliliğinin altını çizen Engiz, mevsimlik göç veren ve alan bölgelerde ilgili kurumlarla da  tarım işçilerinin kapasitelerini artırmak üzere işbirlikleri yapılması gerekliliğini söylüyor.

Engiz, çocukluğu mevsimlik tarım işçiliği döngüsünde geçen ve eğitim hayatından uzak kalan çocuk ve gençlerin sosyal hayata katılımları ve istihdama erişimlerinin sağlanması için mesleki becerileri kazandırılmasının da önemli olduğunu hatırlatıyor.

Hayata Destek Derneği’nden Çite de “Çocuk işçiliği ile mücadelede en büyük sorumluluk çocukları korumakla yükümlü olan devlette. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere tüm bakanlıklar, özel sektör ve diğer aktörler de bu sorumluluğu paylaşmakta." diye konuşurken sorumluluk üstlenmede sivil alan aktörlerine de işaret ediyor. 

Foto: Genç Hayat Vakfı'nın her yaz düzenlediği Yaz Okulu'ndan 

Çite, sivil toplumun devletin bu konudaki çalışmalarını takip etmesi ve bu alanda çalışan örgütlerin örnek modeller üretmesi gerektiğini aktarırken, sorunun çözümü için aileler başta olmak üzere tüm toplumda farkındalık yaratma görevlerinin de olduğunu söylüyor.

Başta devlet olmak üzere, çocuk işçiliği sorununun muhatabı tüm aktörlerin sorumlulukları ve yükümlülükleri belliyken çocuklara düşen rol belli: Çocukluk...

Çocuklar tarlalarda ya da bahçelerde çalışmak yerine oyun oynayabildikleri alanlar istiyorlar...  Aslında çocuklar yalnızca çocukluklarını yaşamak istiyorlar.

İlgili haber: Çocuk işçiliğinin ortadan kaldırılmasında temel yükümlülük devletindir

İlgili Dosyalar:

  1. BAŞLIK YOK [PNG] [917.04K]
  2. BAŞLIK YOK [JPG] [518.45K]
  3. BAŞLIK YOK [JPG] [2.39M]
  4. BAŞLIK YOK [JPG] [240.70K]
  5. BAŞLIK YOK [JPG] [3.39M]
Share
İlgili Eğitim