Ana içeriğe atla
Image
Haber yatay görseli
Share

UNESCO’ya açık mektup: Suskunluğu bırakın, Sur’a ses verin

TMMOB Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi, ‘Dünya Kültür Mirası’ olarak tescillenen Sur ilçesinde devam eden yıkıma karşı ‘kayıtsızlıklarına son vermeleri’ için UNESCO’ya Kürtçe, Türkçe ve İngilizce mektup gönderdi.

TMMOB Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi, ‘Dünya Kültür Mirası’ olarak tescillenen Sur ilçesinde devam eden yıkıma karşı ‘kayıtsızlıklarına son vermeleri’ için UNESCO’ya Kürtçe, Türkçe ve İngilizce mektup gönderdi.

Türkiye Mimar ve Mühendisler Odaları Birliği (TMMOB) Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi, ‘Dünya Kültür Mirası’ olarak tescillenen Sur ilçesinde devam eden yıkıma karşı Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’ne (UNESCO) Kürtçe, Türkçe ve İngilizce mektup gönderdi.

Mektupta UNESCO’nun ‘suskunluğuna’ dikkat çekilirken, buna bir an önce son verilmesi istendi.

Mektubu okuyan Mimarlar Odası Diyarbakır Şube Başkanı Şerefhan Aydın, UNESCO temsilcilerini, koruma altına alınan tarihi ilçeye karşı sorumluklarını yerine getirmeye çağırdı.

UNESCO’ya yazılan mektup şöyle:

UNESCO ve 195(-1) üyesine açık mektup

Bu mektup halklarda yaratmış olduğunuz umuda ve suskunluğunuza karşı bir haykırıştır…

Örgütünüzün kuruluş yasası, istisnai evrensel mirasları muhafaza ve korunmasını kabul etmektedir. Bundan yola çıkarak l972 tarihinde Paris’te toplanan on yedinci konferansında; ‘Kültürel ve Doğal mirasın herhangi bir bozulmasının veya yok olmasının, bütün dünya milletlerinin mirası için zararlı bir yoksullaşma teşkil ettiğini göz önünde tutarak, hangi halka ait olursa olsun bu eşsiz ve yeri doldurulmaz kültür varlıklarının korunmasının dünyanın bütün halkları için önemini gösterdiğini göz önünde tutarak…’

Kültürel ve doğal mirasın kolektif korunmasının bir sözleşme biçiminde kabulünün zorunlu olduğunu görerek, sözleşme ihtiyacı doğmuş ve böylece ‘Dünya Kültürel ve Doğal Mirasın Korunması Sözleşmesi’ hazırlanıp imzalanmıştır. Diyarbakır’ın simgesi, binlerce yıllık geçmişi olan açık hava müzesi şeklindeki 5 bin 700 metre uzunluğunda, ortalama 12 metre yüksekliğindeki tarihi Surları ve özgün işlevini binlerce yıldır koruyan 700 hektarlık alanı kapsayan Hevsel Bahçeleri gibi emsalsiz kültür mirasları, kentin tüm dinamikleri ve Diyarbakır halkının kolektif emekleri ile uzun bir süreçten sonra örgütünüz UNESCO tarafından ‘Dünya Kültür Mirası’ olarak tescillenmiştir.

Şu an Bakanlıkça hazırlanan Sur KAİP (Koruma Amaçlı İmar Planı) değişikliği re’sen onaylanmış ve aylardır süren yıkım ile birlikte yeni yapılar için temeller atılmıştır. Yine Bakanlıkça hazırlanan Hevsel Bahçeleri tampon bölgesindeki plan değişikliği de re’sen onaylanmış ve bununla birlikte projeler uygulanmaya başlanacaktır. Bu plan değişiklikleri ile gerek kültürel, sosyal, tarihi kırım ile Sur içerisinde, gerekse de ekolojik kırım ile Hevsel Bahçeleri tampon bölgesinde, yapılacak müdahalelerle bu değerler ciddi bir yok olma tehlikesi altındadır. 195 devletin taraf olup imzaladığı uluslararası belgenin altında imzası bulunan siz üye devletlere sesleniyoruz; Halklara vermiş olduğunuz sözü yerine getirmemenin ve suskunluğunuzun tarihin sayfalarına nasıl yazıldığının kaygısını taşımalısınız.

Belki de dünyanın ilk kez bu kadar sayıda ülkesinin bir paydada buluşup kabul ettiği ‘Dünya Kültürel ve Doğal Mirasın Korunması Sözleşmesi’ ile örgütünüze dünya miraslarını muhafaza ve koruma görevi verilmiştir. Ancak kentimize karşı bu sessiz ve umursamaz duruşunuz UNESCO için şüphesiz derin bir çelişki ifade etmektedir.

‘Biz sadece Sur’u Dünya Kültür Mirası ilan ettik, Sur içindeki yapılar direkt korumamızda değil’ de denilebilir. Sur içindeki yapıların ve toplumsal gerçekliğin SUR’un ruhunu oluşturduğunu bilmelisiniz. Dolayısıyla alandaki bu kırımlarla BEDEN’ler ruhsuz bırakılmaktadır.

Sözleşmedeki ‘UNESCO, sadece taraf devletlerin, bu tür varlıkların korunma, muhafaza, teşhir veya yenilenme taleplerini dikkate alır’ ibaresi ve belki de bu sessizliğinizin ana rahatlatıcısı olan bu madde bizler de umutsuzluğa yol açmaktadır. Mirası koruyamayan, muhafaza yerine yıkımı uygun gören, teşhir ve yenileme yerine alandaki durumu halktan gizleyen taraf devletin kendisi ise biz halklar bu durum karşısında sadece çaresizce izlemekle mi yetineceğiz?

Ayrıca bu sözleşmeye taraf olan devletlerden her biri topraklarında bulunan kültürel ve doğal mirasın saptanması, korunması, muhafazası, teşhiri ve gelecek kuşaklara iletilmesinin sağlanması görevinin öncelikle kendisine ait olduğunu kabul eder’ demektedir. Buradan korunmaması durumunda sözleşme düzenleyicisi UNESCO’nun bu işin takipçisi olacağı anlamını çıkarmaktayız.

Yine, sözleşmede ‘Komite, bu sözleşmenin amaçlarına benzer amaçları olan, uluslararası ve ulusal örgütler ve hükümetler arası veya hükümet dışı örgütlerle işbirliği yapacaktır…’ denilmektedir. Buna göre biz bu tür amaçları hedef edinerek kurulan ve Kent adına kaygılanan bir meslek örgütü olarak size çağrıda bulunuyoruz; Daha önce tarafınızca tescillenip Dünya Kültür Mirası’na kazandırılan Keçi Burcu üzerinde kurulup, aylarca pis suları ve iğrenç görüntüsü ile kentimiz ve tüm dünyanın hafızasında yüz yıllarca iz bırakacak olan tuvalete karşı sessizliğiniz, tarihe şimdiden silinmez bir iz bırakmıştır.

Surlarımızı ve Hevsel bahçelerimizi, dünya miras komitenizin rutin olarak 2 yılda bir güncelleyip yayınladığı ve bir süre sonra yayınlayacağı ‘Tehlike Altındaki Dünya Kültür Mirası Listesinde’ görmek istemiyorsanız ve bir dönem sonra da Dünya Miras Listesinden çıkarmak istemiyorsanız ses verin. Kentimiz Diyarbakır’a karşı bu suskunluğunuzu telafi etmek istiyorsanız bu yıkımları durdurmak için çabaların olması ve ayrıca şu ana kadar gerçekleştirilen yıkımlar için acil onarım sürecini başlatılması konusunda değerlendirmeniz gerektiğini düşünüyoruz.

Aksi takdirde bu değerlerimize karşı gerçekleşen bu kırıma sessiz kalmanız tarihe geri dönüşü olmayan bir iz bırakmış olacaktır ve dünya üzerinde bulunan 1052 adet emsalsiz kültür mirası, onlara her bakışınızda şüphesiz Surlar adına yüzünüze haykırarak bu suskunluğunuzu bozacaktır.

195(-1): 195 üyeden biri olan ve SUR ile ilgili her talep ve çağrımıza olumsuz yanıt veren Türkiye’yi ifade etmektedir.

Daha önce de, UNESCO’nun iyiniyet elçiliği görevini yürüten Zülfü Livaneli "Sur'da tarih yok edilirken İstanbul zirvesinde ikiyüzlülük yapıldı" diyerek bu görevinden istifa etti.

Gazete Karınca

Share
İlgili Eğitim