Ana içeriğe atla
Image
Haber yatay görseli
Share

TOHAD: Yasal Düzenlemeler Fiili Olarak Hayata Geçirilmeli

Türkiye'de engellilik alanını düzenleyen kanun ve mevzuat mevcut olsa da bunlar uygulamadaki sorunları çözmekte yetersiz kalıyor. Eşit yaşam hakkı için, kanunların, anayasanın ve uluslararası sözleşmelerin Türkiye’de uygulamaya hakim kılınması için on senedir hak mücadelesi yürüten Toplumsal Haklar ve Araştırmalar Derneği (TOHAD) bu durumu konuya taraf kesimlere uzlaşma kültürünün geliştirilmemesinden kaynaklı olduğunu söylüyor.

TOHAD, mevzuat açısından önemli belgelerin oluştuğunu ancak gerçek anlamda kazanımlar için yasal düzenlemelerin fiili olarak hayata geçirilmesi gerektiğini vurguluyor. 

Uzunca bir süredir görünmez olan ya da kılınan engelli hakları bir süredir daha yüksek perdeden dile getiriliyor. Tabi bununla beraber engellilik alanında çalışma yürüten örgütleri de daha görünür oldu. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Eğitimli engelli kişilerin hak temelli bakış açısıyla meseleleri ele almaya başlaması, çeşitli fonların kapasite geliştirme amacıyla kullanılması, ulusal ve uluslararası hukukun ve onun getirdiği gücün farkına varılması, AB müzakere süreci, aktivistlerin ve alanda çalışan STK’ların meselenin bir insan hakları sorunu olduğunu dile getirmesi ve bu alanda çalışmalar yapması gibi nedenlerin her biri önemli etkiler sağlamıştır. Engelli kişilerin önemli bir kısmı ya da başka bir deyişle, politika yapım süreçlerinde yer alan kişiler yardım konusu olmaktan meseleyi çıkarmaya gayret etmektedir. Halen çoğu STK insan hakları modeli ile çalışmamasına karşın artık hükümetten veya idareden hak talep eden STK’ların varlığını düşünmekte fayda vardır.

Engellilik sorunlarının toplumun hemen bütün kesimlerinin gündemine girmesi için nasıl bir yöntem izlemek gerekiyor?
Engellilik konusu halen engelliler ve onları temsil eden STK’lar arasında tartışılmaktadır. Özellikle insan hakları örgütlerinin bu alana müdahil olması ve engellilik alanında çalışan STK’ların diğer STK’larla işbirlikleri geliştirmesi önemli bir etki oluşturacaktır diye düşünülmektedir.

Engelliler Yasası” 2005 Temmuz ayında yürürlüğe girdi.13 senedir uygulanan bu yasanın kazanımlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu yasa engelli hakları konusunda politika üretmek için yeterli mi?

Örneğin 2005 senesinde yürürlüğe giren Kanun’un erişilebilirliği düzenleyen maddeleri bugüne kadar 5 kez değiştirilmiştir. Zira söz konusu kanunlar çıkarılırken konunun tarafı olan kesimlerle bir uzlaşma kültürü gelişmemiştir. Elbette mevzuat açısından önemli belgeler oluşmuştur ancak kültürleri değiştirmek kanun değiştirmekle sınırlı kalmamalıdır. Çıkarılan kanunun bir temel oluşturması bakımından önemli bulmakla beraber gerçek anlamda kazanımlar için yasal düzenlemelerin fiili hayata geçmesi elzemdir.

Engelliler Kanunu’na ek olarak Türkiye aynı zamanda Birleşmiş Milletler Engelliler Hakları Sözleşmesine taraf ülkelerden biri. Peki, bu sözleşmeye göre Türkiye’deki uygulamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu Sözleşme, 2005 senesinde çıkan Engelliler Kanunu’nun bütün bakış açısını, terminolojisini değiştirmiştir. Örneğin medikal bakıştan insan hakları modeline geçişmiş, makul uyumlaştırma, ayrımcılığın türleri, bağımsız yaşam ve özgürlüğe ilişkin düzenlemeler yapmıştır. Sözleşmenin halen iç hukuka uygunluğu tamamlanabilmiş değildir. Örneğin halen engelli kişiler, kanun gereği hakim ya da savcı olamamaktadırlar. Kadın sığınma evlerine engelli kişiler halen kabul edilmemektedir.

Ayrımcılık ve nefret suçları halen TCK’da sorunludur. Tazminat mekanizması yeterince işletilememektedir. Bu açılardan bakıldığında mevzuatın ve fiili durumun üzerinde çok çalışılmaya ihtiyaç vardır. Ancak bununla beraber sözleşmenin iç hukukun bir parçası olması hak savunucularının mücadelesini güçlendirmektedir.

 

Engelliler başta eğitim ve çalışma hakkı olmak üzere pek çok başlıkta imkânlara erişim sorunu yaşıyor. Peki, “erişilebilir ve eşit” bir toplum için sizin önerileriniz nedir?

Bu soruya daha somut yanıt verebilmek amacıyla aşağıda alınması gereken tedbirler sıralanmıştır:

  • Hali hazırda gerek yapı stoku gerek toplu taşıma sistemleri gerek kentsel alanlar gerekse de bilgi iletişim ve teknolojileri bakımından bir istatistiki çalışma (envanter) bulunmamaktadır. Dolayısıyla erişilebilirlik meselesi hakkında tedbir alabilmek adına ne kadar bütçe ve insan kaynağı ayrılması gerektiği hususu bilinmemektedir,
  • Erişilebilirlik meselesinin önündeki en önemli engellerden biri de zihniyettir Zira yapılan ya da yapılacak olan düzenlemeler bir lütuf olarak görülmekte ve söz konusu düzenlemelerin insan hakları meselesi olduğu yeterince bilinmemektedir,
  • Kamu gücünün önemli bir kısmı erişilebilirlik meselesinden rampa, tuvalet ya da asansörü anlamaktadır. Meselenin çok detaylı olduğunu ve birçok alanı kapsadığını bilmemektedir.
  • Erişilebilirlik meselesi, engelli bireylerin haklarını savunma iddiasında olan STK’lar tarafından bile iyi bilinmemektedir,
  • Erişilebilirlik, mimarlık ve mühendislik fakültelerinin ders konusu haline daha yeni yeni girmeye başlamışsa da sadece birkaç fakülte ile sınırlıdır. Buna karşın mezun olan ve piyasada vazife üstlenen teknik kadrolar (mimarlar, mühendisler, teknikerler, teknisyenler ve yapımda çalışan işçiler) erişilebilirlik ve standartları konusunda yeterince bilgi sahibi değildirler,
  • Erişilebilirlik düzenlemelerine gösterilen saygı sıklıkla ihlâl edilebilmektedir. Örneğin; düzgün eğimle yapılmış bir kaldırım rampasının önüne otomobil park edebilmektedir,
  • Erişilebilirlik hakkında yeteri kadar teknik ya da izlemeye yönelik yayın ve çalışma bulunmamaktadır. Alanda teknik bilgiler neredeyse TSE ile sınırlıdır
  • TSE’nin erişilebilirliği düzenleyen yayınları ise ücret karşılığı satılmaktadır. Bu durum bilgiye erişimi güçleştirmektedir.
  • Erişilebilirliğin önemi hakkında yazılı, görsel ve internet medyasında çeşitli faaliyetler sürdürülmemektedir. Örneğin; kamu spotu, bilgilendirme toplantıları, toplumun önde gelen kanaat önderlerinin görüş ve önerilerinin aktarılması sağlanamamaktadır,
  • Hizmet üretenlerin ortak bir dili ve yöntemi bulunmamakta, standartlardan haberdar olamamaktadırlar. Kimi belediye, eğimleri en fazla %5 olması gereken rampaların eğimini %30-40 civarında yapmaktadır. Dolayısıyla teknik kadrolara sürekli ve kalabalık olamayan gruplar halinde eğitimler verilmelidir,
  • Hukuki düzenlemelerde halen ciddi eksiklikler bulunmaktadır. Örneğin; dönüşümler için sadece süre koyulması, uyulmaması durumunda ise idari para cezalarının kesilmesi etkin bir tedbir olmaktan uzaktır. Örneğin; yapı denetimi hakkında hem denetim faaliyeti sürdüren özel teşebbüsler hem de ruhsatlara onay veren idare makamı bakımından bağlayıcı hükümler eksiktir,
  • İl genelinde çalışmakta olan izleme ve denetim komisyonları gerek kadroları gerekse de çalışma süreleri bakımından profesyonel halde değildirler,
  • Erişilebilirliğin bir kültür olarak tezahür edebilmesi için okul öncesi eğitim de dâhil olmak üzere, eğitimin her aşamasında ders müfredatları ve programlarında erişilebilirliğin önemi işlenmelidir,
  • Erişilebilirlik İzleme ve Denetleme Komisyonları bağımsız bir yapıda değildir ve kurul üyelerinin çoğunluğu devlet temsilcilerinden oluşmaktadır,
  • Malzeme üreten firmaların önemli bir kısmı erişilebilirlik standartları hakkında bilgi sahibi değildir,
  •  Erişilebilirlik konusunda çalışma yapan, mal ve hizmet üreten ya da o mal ve hizmetlerden yararlanacak tarafların bir araya gelmesini sağlayacak organizasyonlar yapılmalıdır,
  • Gerek hukuki gerekse de idari düzenlemeler yapılmadan önce alanda çalışan STK’ların görüşleri alınmalı ve alınan görüşlere göre politikalar belirlenmelidir,
  • Erişilebilirlik konusunda gerek eğitim almak isteyen lisansüstü öğrencilere gerekse de üreticilere herhangi bir teşvik sağlanmamaktadır,
  • Erişilebilirlik konusunda iyi ürünler, hizmetler ve imalatlar yapan kurum ve kuruluşlara yönelik onore ve teşvik edicisi yöntemler uygulanmalıdır.

BİRLİKTE projesi kapsamında ne türden projeler geliştirdiniz? Savunuculuk çalışması için programdan nasıl yararlanıyorsunuz? 

BİRLİKTE programı ile kamusal farkındalık çalışmalarını etkin bir şekilde sürdürebilmekteyiz. Çalışma ortamının yeniden ve erişilebilir bir biçimde oluşması koordinasyonu da güçlendirmektedir. Öte yandan uzun süredir aktif olamayan Engelli Hakları İzleme Grubu 15 STK’nın katılımıyla yeniden toplanabilecektir. İlk toplantıda engelli hareketinin geleceği tartışılacaktır. Kurumsal gelişim açısından bize yarar sağladığı düşünülmektedir.

Share
İlgili Eğitim