Ana içeriğe atla
Image
Haber yatay görseli
Share

Mühürlü Kapı: Türkiye-Ermenistan Sınırının Geleceği Konferansı

22-23 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek konferans, 'kapalı sınır politikası'nı siyasi,ekonomik, sosyal, çevresel, insani ve bölgeselyönleriyle etraflıca ele alarak, Kafkasya’da barışı inşa etmenin olanaklarını incelemeyi hedeflemektedir. 

22-23 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek konferans, 'kapalı sınır politikası'nı siyasi,ekonomik, sosyal, çevresel, insani ve bölgeselyönleriyle etraflıca ele alarak, Kafkasya’da barışı inşa etmenin olanaklarını incelemeyi hedeflemektedir. 

Sovyetler Birliği’nin çöküşü ile Türkiye uzun süre göz ardı ettiği doğu komşusu Ermenistan’ı yeniden keşfetti. Türkiye, her ne kadar Ermenistan’ın bağımsızlığını ilk tanıyan ülkelerden biri olsa da, Ermenistan’la diplomatik ilişki kurma konusunda isteksiz kaldı. Leninakan/Gümrü ve Kars arasında haftada bir sefer yapan yolcu treni dışında, Türkiye-Ermenistan sınırı, Sovyetler döneminde dahi hep kapalı kaldı. Türkiye, 1992’de Avrupa’dan gönderilen buğday yardımını Ermenistan’a ulaştırmak için demiryolunun kullanılmasına müsaade etti. 1993’te ise Dağlık Karabağ Savaşı'na tepki olarak, sınırı tamamen ve tek taraflı kapattı. Kars-Gümrü tren seferleri durduruldu. O günden beri, iki ülke arasında doğrudan ticaret yapılamıyor; bölge halkının sınır ötesi faaliyetleri engelleniyor. Kapalı sınır politikası günümüzde de devam ediyor.

Sınır kapılarının mühürlenmiş olması, her iki yakadaki insanların hayatını ciddi anlamda etkiliyor. Dahası, bu durum sadece iki komşu ülkeyi değil, önemli bir Ermeni nüfusun yaşadığı savaş halindeki Suriye de dahil, bütün bölgeyi etkiliyor. Mühürlü kapının, ekonomik, sosyal, siyasi ve çevresel alanlardaki etkileri her yerde görünür bir şekilde hissediliyor. Sınırın kapalı olması, kapıları kapatma gerekçesi olan Dağlık Karabağ sorununun çözümüne katkı sağlamadığı gibi, bu sorununun çözümünü daha da karmaşık bir hale getirmiş durumda.


Kapalı sınır ve temassızlık, sınır bölgelerinde ve geniş coğrafyada insanları zihinsel olarak nasıl etkiliyor? Gündelik hayatlar nasıl etkileniyor? Kapıların açılmasının bölge halkı üzerinde etkisi ne olur?

Sınırın açılması ekonomik kalkınma açısından tetikleyici olabilir mi? Bölgesel işbirliği ve entegrasyon açısından kaçırılan fırsatlar ve olanaklar nelerdir? Kapıların açık olduğu ve serbest bir ekonomik bölge kurulduğu varsayıldığında, bölgenin önümüzdeki 30 yıl içerisindeki görünümü ne olur?

Sınır, Kafkasya’da bölgesel entegrasyon ve işbirliğini nasıl etkileyebilir? Türkiye’nin Gürcistan, Irak, Suriye ve Nahçıvan’la sürdürdüğü 'açık kapı' politikasının ne gibi etkileri oldu? Kapıların açılması Kafkasya’da demokrasinin güçlenmesi, bölgenin istikrarlı ve güvenli bir enerji ve ulaşım merkezi olarak Avrupa’ya entegre olmasında tetikleyici bir unsur olabilir mi?

Sınırlar hakkında konuştuğumuzda, aslında ne hakkında konuşmuş oluyoruz? Bölgesellik, vatandaşlık, egemenlik, aidiyet, küreselleşme, özgürlük, otorite, etnisite, milliyet ve kimlik açısından bakıldığında sınır neyi ifade eder?

Sınırlar yöreselliği nasıl etkiler? Sınırların mimari, ulaşım, kentsel ve kırsal planlama, yerel yönetimler, çevre ve göç üzerindeki etkileri nelerdir?

Güvenlik odaklı sınır yönetiminin sosyal doku üzerindeki etkisi nedir? Sınır bölgelerindeki idari yönetimler, askeri üsler, sınırı koruyan birlikler ne ifade eder?

Kapalı sınırlar için ne gibi sosyal politikalar ve inisiyatifler üretilebilir? Spor, kültür ve sanat faaliyetleri, öğrenci değişim programları bir rol oynayabilir mi?

Dil, edebiyat ve sanat alanlarında sınırları aşmanın örnekleri nelerdir? Sınır, kültürel bir olgu olarak nasıl tekrar üretilir? Nasıl aşılır?

Bu ve benzeri soruların ele alınacağı bu konferans, bölgede kaçırılan fırsatlar üzerine sınır ötesi bir diyalog ortamı sağlamayı, bölgesel işbirliği ve entegrasyonun önündeki engelleri kaldırarak bunların yolunu açan inisiyatifleri teşvik etmeyi amaçlıyor.

Bölgenin tarihi, siyaseti, ekonomisi, sosyolojisi ve nüfusu üzerine çalışan tüm araştırmacılara açık olan konferansa dinleyici olarak katılım serbesttir. 

Konferans dilleri Türkçe, İngilizce ve Ermenice olup, konferans boyunca her üç dilde simultane çeviri yapılacaktır.

İki gün boyunca devam edecek konferans oturumları www.hrantdink.org adresinden üç dil seçeneğiyle canlı olarak yayınlanacaktır.

Konferans tebliğleri, 2015 yılında Hrant Dink Vakfı Yayınları tarafından yayımlanacaktır.

Bilim Kurulu
Asaf Savaş Akat (Bilgi Üniversitesi, Türkiye)
Aleksander Iskandaryan (Caucasus Institute, Ermenistan)
Zümrüt İmamoğlu (Bahçeşehir Üniversitesi, Türkiye)
Ahmet İnsel (Galatasaray Üniversitesi, Türkiye)
Raymond Kévorkian (Paris 8 University, Fransa)
Fuat Keyman (Sabancı Üniversitesi, Türkiye)
Gerard J. Libaridian (University of Michigan, emekli, ABD)
H. Neşe Özgen (Mimar Sinan Üniversitesi, Türkiye)
Volkan Vural (TÜSİAD, Türkiye) 
Thomas de Waal (Carnegie Endowment for International Peace, ABD)

Organizasyon Komitesi
Cengiz Aktar
Sibel Asna
Seçil Bahçe
Burcu Becermen
İbrahim Betil
Delal Dink
Benan Eres
Etyen Mahçupyan
Emel Memiş
Soli Özel
Onur Özsoy
Neşe Özgen
Akın Usufbeyli
Amberin Zaman

Konferans programı için lütfen tıklayınız.

Share
İlgili Eğitim