İBB'nin Kabataş Mart Projesine İtirazlar Var

Sendika.org, İBB’nin İstanbullulara danışmadan, proje süreçlerini usulüne uygun bir şekilde gerçekleştirmeden başlamak istediği Kabataş Martı Projesi’ni İstanbullulara, uzmanlara ve yaşam savunucularına sordu

{{{youtube>q0EMBJL6lP0}}}

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) 16 Mayıs’ta İBB Meclisi’nden muhalefetin şerhine rağmen oy çokluğuyla geçirdiği Kabataş Martı Projesi için çalışmalar 28 Temmuz’da başlayacak. İstanbul Kent Savunması ve Beyoğlu Kent Savunması’nın projeye karşı başlattığı bilgilendirme çalışmaları ve imza kampanyası devam ederken iskeleyi kullananlara, yaşam savuncularına, uzmanlara projeyi sorduk, aldığımız yanıtlar ortaktı. Projenin rant için yapıldığı konusunda hemfikir olan bu insanlar ayrıca projeyi gereksiz ve tehlikeli buluyordu.

Bilgilendirme standından bilgi verememek

İBB’nin iskeleyi kullananlar ve oradaki esnafa kulaktan dolma gelen bu iskelenin kapatılacağı haberlerini bayramın ikinci günü koyduğu stantlara duyurmasının ardından projeye karşı bir mücadele örmeye başlayan kent savunmaları, bayramın bitmesiyle Kabataş İskelesi’nde stant kurarak imza toplamaya başladı. Hemen ertesi gününde yaşam savunucularının kurdukları imza standının karşısına bilgilendirme masası kuran İBB’nin ise hali içler acısı. Bilgilendirme standından iskelenin kapatılmasının ardından alternatif güzergahları ve projeyi anlatması gereken İBB görevlileri, kendilerine gelen hiç kimseyi bilgilendiremedi, proje ve bilgiler için internete baktı. Aynı zamanda Heybeli Ada’da stant açılırken ada halkı kendilerini mağdur edecek bu uygulamaya karşı tepkilerini gösterdi. İBB görevlilerine standı kaldırmalarını söyleyen adalılar polisin keyfi kimlik kontrolü uygulamasıyla karşı karşıya kaldı.

“Bu proje insan hayatıyla oynamaktır”

Projeye başlıca itiraz edenlerden İstanbul Kent Savunması (İKS) ve Beyoğlu Kent Savunması, projenin ihaleye açılmadan İBB Başkanı Kadir Topbaş’ın ortağının ofisinde çizildiğini belirterek başından itibaren usülsüz olduğunu ifade etti. Projenin öncelikle teknik olarak çok sorunlu bir proje olduğunu söyledi. Savunmalar dolgu alanların, depremler göz önüne alındığında Gölcük Depremi’nde tecrübe edildiği gibi çok yüksek çökme riski taşıdığını bu noktaya binlerce, yüzbinlerce insanın kullanacağı bir transfer merkezi yapmanın insan hayatıyla oynamak olduğunu ifade etti.

Neresinden itiraz edeceğimizi şaşırdık

Projenin itiraz edilecek birçok boyutu olduğunu belirten İKS’den Selen Bilgör, bölgenin Fındıklı’dan Dolmabahçe’ye kadar kentsel sit alanı ilan edilmiş bir alan olduğunu vurgulayarak bu alanda inşai faaliyetin ancak çevreyle uyumlu bir şekilde ve alanın korunması, geliştirilmesi için yapılabileceğini söyledi. Projenin askıya çıkmadan alanların kapatıldığını hatırlatan Bilgör İstanbul halkının en azından üç sene boyunca ulaşım hakkından mahrum kalacağını hatırlattı. Bilgör, bölgenin tarihi dokusu itibariyle kazdıkça tarihi eser, dolgu alan olması itibariyle de su çıkacağını belirterek “Yani buraya bir yeraltı yolu, dolgu alan inşa etmek başlı başına bir cinayet, tedbirsizlik, önlemsizliktir” dedi, uzmanlar ve yaşam savunucuları olarak buna izin vermeyeceklerinin bir kez daha altını çizdi.

Erdoğan hala İBB Başkanı

İBB’nin yine vatandaşa sormadan, danışmadan, etmeden yaptığı metazoru bir işle karşı karşıya olduğumuzu söyleyen Melda Onur, bu projenin İstanbul trfaiğini rahatlatma gibi bir derdinin olmadığını söyledi. “Bunlar inşaat üzerinden rant devşirilen projeler” diyen Onur, projenin gerçekleşmesi halinde modernlik diye beton, çimento ve inşaat sunacaklarını belirtti. İBB Başkanı’nın zaten uzun süredir İstanbul’la alakalı olmadığının altını çizen Onur, İstanbul’un belediye başkanlığını yapanın Topbaş değil hala Erdoğan olduğunu ifade etti.

‘Yetkililer buranın tarihi bir yer olduğunu biliyorlar sanıyorum’

Osmanlı Kayıkhanesi’nin bulunduğu alanı da kapsayan Martı Projesi’nin hayata geçmesiyle orada bulunan kayıkhane de yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Dedelerinden kalma kayıkhaneyi kendi imkanlarıyla ayakta tutan Hasan Kılıç, yıllarca devletin bakmadığı kayıkhaneye baktıklarını, kendi imkanlarıyla dedelerinin hatırası için sahip çıktıklarını aktardı. Şimdi bir balıkçı barınağı olarak kullanılan alan aynı zamanda ördeklere de ev sahipliği yapıyor.

Herhangi bir resmi görüşmenin olmadığını, belediye yetkililerinin hiçbir bildirimde bulunmadığını söyleyen Kılıç, basın sayesinde haberdar olduklarını aktardı. “Yetkililerin de buranın bir tarihi eser olduğunu bildikleri kanısındayım. Bu projeyle burayı herhangi bir şekilde kapatma, hafriyatla doldurma gibi bir faaliyete girmeyecekleri kanısındayım” diyen Kılıç, Topbaş’a da seslendi. Topbaş’ın geçmiş zamanda alanın etrafını demir korkuluklarla çevirdiğini vurgulayarak teşekkür eden Kılıç, Topbaş’a “Burayı korumasını, buraya sahip çıkanlara sahip çıkmasını istiyorum” dedi.

“İyi bir şey olsaydı gizlemezlerdi”

Projeye dair gelişmeleri yakından izleyen Magma dergisi Genel Yayın Yönetmeni aynı zamanda ada sakini olan Özcan Yüksek, bu projeye dair detayları bilmediklerinin ve öğrenemediklerinin altını çizdi. “İyi bir şey olsaydı gizlemezlerdi” diyen Yüksek, İBB’nin bunu insanların itiraz etmeisni engellemek için yaptığını ifade etti. İktidarın ve şehri yönetenlerin, şehirde yaşayanlar ve gelecek kuşaklar açısından en kıymetli şeylere; kentsel, tarihsel dokuya yönelik bir iştahları olduğunu belirten Yüksek, projenin sonuçlarını şimdiden görebildikleri için karşı çıktıklarını aktardı. Projeye iki boyutuyla karşı çıktığını anlatan Yüksek, öncelikle beton martı projesini ucube bulduğunu belirtti ve insanların denizle arasına betonun girmesine karşı olduğunu ifade etti.

Projenin üç yıl boyunca süreceğini ve bunun çok uzun bir zaman dilimi olduğunu vurgulayan Yüksek, “Üç yıl verebilirsiniz insanlara ama üç yıl alamazsınız” dedi.

Kaynak: sendika.org